Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Türkçe meal ve tefsirlerde takva kelimesi korkmak ve korku anlamında ele alınmaktadır. Muttaki kelimesine de Allah'tan korkan manası verilmektedir. Ancak bu anlam eksiktir. Nitekim İslam Ansiklopedisi'nde takva kelimesinin işaret ettiği manalar derinlemesine açıklanmakta ve "Dinin emir ve tavsiyelerine uyma, haram ve günahlardan kaçınma hususunda gösterilen titizlik anlamında bir kavram." *1 olarak tanımlanmaktadır.
Takva, Müslüman'ın en önemli vasfıdır. Allah'tan, O'nun emir ve ilkelerine uymamaktan çekinen kimseler takva ile arınmak durumundadırlar.
Arınmak, Allah'ın Kur'an'da ortaya koyduğu ve resulünün tüm insanlığa tebliğ ettiği ilkeleri yaşama gayretiyle mümkündür. Bir ayette takva insanı koruyan bir elbise olarak tanımlanmıştır.
يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارِي سَوْءَاتِكُمْ وَرِيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوَىَ ذَلِكَ خَيْرٌ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللّهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
"Ey Âdem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi ki işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi)." *2
Pek çok ayette geçen takva ve takva sahipleri ifadesi Allah ve resulünün Müslümanları tanımlarken kullandıkları ifadelerle aynı anlamdadır. İslam âlimleri ve şeriat yolundaki tasavvuf ehli de bu kelimelere, bu manaları vermişlerdir. Son devir âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır, Bakara suresinin başındaki takva sahipleriyle ilgili ayetleri tefsir ederken şunları ifade eder: "Ve inceleme yapıldığında Kur'an'da ittikâ (sakınma) ve takva üç derece üzerine zikrolunmuştur.
Birincisi ebedi azaptan sakınmak için Allah'a şirk koşmaktan kaçınmakla iman "Ve onları takva kelimesine bağladı." *3 gibi.
İkincisi büyük günahları işlemekten ve küçük günahlarda ısrar etmekten sakınmak ile farzları eda etmektir ki, şer'an (İslam'da) bilinen takva budur. "O ülkelerin halkı inanıp Allah'ın azabından korunsalardı." *4 gibi.
Üçüncüsü kalbinin sırrını Allah'tan meşgul edecek her şeyden kaçınmak ve bütün varlığı ile Allah'a yönelmek ve çekilmektir ki bu da "Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır biçimde korkun." *5 emrindeki gerçek takvadır." *6
Şamil, İslam Ansiklopedisi'nde takva maddesi izah edilirken çeşitli tefsirlerdeki yorumlar şöyle özetlenmiştir: "Kur'an'da takva üç mertebede ifade buyurulmuştur: Birincisi ebedi olarak cehennem azabında kalmamak için, iman edip şirkten korunmak. İkincisi büyük günahlardan kaçınmak, küçük günahları tekrar tekrar işlemekten uzak durmak ve farzları eda etmek. Üçüncüsü bütün benliği ile Allah'a dönmek ve insanı Allah'tan alıkoyan her şeyden uzak durmaktır. Takvanın bu üç mertebesi, Kur'an'ın diğer bir yerinde bir arada zikredilmiştir: 'İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) iman ettikleri, sonra da hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde, (haram kılınmadan önce) taptıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). "Allah iyi ve güzel yapanları sever." *7
Takva sahipleri, Allah'ın resulünü örnek alarak ibadeti ve insanlara hizmeti Hz. Peygamber'in tanımlamalarına göre yapar. Böyle bir gayret içinde olan müminler, nefsini kötü sıfatlardan arındırarak kazandığı ilahî ahlak ile kemale erer ve takva sahibi kul olma mutluluğuna erişirler. Kurtuluşa erenler onlardır. Cennet onlar için hazırlanmıştır. Muttaki, Allah'ın sınırlarını aşmaktan korkan, kimsedir. Dolayısıyla insanlara takvasının gereği olan ahlakla davranır. Ebû Hüreyre (r.a.)'ın naklettiğine göre, Rasûlullah şöyle buyurmuştur:

Bunları da beğenebilirsiniz

Özgür Filistin
SadBinEbiVakkas tarafından
5.9K 1.8K

Aşk-ı Mevlâ #Wattys2016
delimolla tarafından
4.2K 1K

İslam Davetçilerine
KalbiMahzun tarafından
1.6K 397

Şahit ol Aksa'm!
filistinlikiz tarafından
4.7K 637

~ VE MASUMİYET ŞİARIMIZDIR ~
KalbiMahzun tarafından
5.7K 1.3K

"Birbirinize haset etmeyin. Kendiniz almak istemediğiniz hâlde diğerini zarara sokmak için bir malı methedip fiyatını artırma yarışına kalkışmayın. Birbirinize buğzetmeyin. Birbirinize yüz çevirip arka dönmeyin. Sizden bazınız diğer bazınızın alışverişi üzerine alışverişe girişmesin. Ey Allah'ın kulları! Birbirinizle kardeşler olunuz. Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Müslüman Müslüman'a zulmetmez. Yardıma muhtaç olduğu zaman da onu yalnız ve yardımcısız bırakmaz. Onu hor ve hakir görmez. Takva işte budur." Hz. Peygamber, "Takva işte budur" sözünü üç defa tekrarlamış ve her seferinde de eli ile göğsüne işaret etmiştir. *8
"Nerede olursan ol Allah'tan kork. Her kötü davranışın ardından iyi bir amel işle ki o günahı silsin. İnsanlara güzel ahlak ile davran." *9 şeklindeki hadiste de takvanın Allah'tan sakınma, korkma ve onun emirlerine muhalefet etmekten korkma olduğuna vurgu yapılmakta ve insanlara güzel ahlakla davranmak ta takvaya dâhil edilmektedir.
Takvada sakınma, yanlışa ve harama düşme endişesi de bulunmaktadır. Bunun için ilk bakışta kötü olduğu hemen anlaşılmasa da Müslüman'ın kalbi yanlışları hisseder. Bu yanlışları tam olarak tespit edemese de yapacağı işin doğru mu, yanlış mı olduğunda şüpheye kapılırsa o işten uzak kalır. Zira şüpheli şeylerden kaçınmak Hz. Peygamber'in bizlere en önemli emirlerinden birisidir.
"Kul, sakıncalı olan şeylerden kaçınmak için sakıncalı olmayan (şüpheli) şeyleri terk etmedikçe, gerçek takva sahiplerinin derecesine ulaşamaz." *10
Bir başka hadiste de Hz. Peygamber şüpheye düşülme hâlinde o şüpheliden uzaklaşmayı takva sahibi olmakla izah eder.
"Helal bellidir. Haram da bellidir. Fakat bu ikisinin arasında şüpheli şeyler vardır. Bu nedenle şüphelerden korunan, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüphelere düşen, harama da düşer. Nasıl koruluğun kenarında koyun otlatan çobanın koyunlarının her an koruluğa girme ihtimali varsa şüpheli şeylerden korunmayanın harama düş- me ihtimali de öylece vardır. Haberiniz olsun ki, her hükümdarın koruluğu vardır. Allah'ın korusu da haramlardır." *11
Hadiste işaret edilen hakikatlerden biri de takvada ilk akla gelmesi gereken şeyin, haramları terk etmek olduğu hakikatidir. Haramları terk edemeyen kişi, şüpheli şeylerden uzak duramaz. Haramlar Allah'ın çizdiği yasak sınırına giriştir. Sakınma noktasında haramlardan mekruhlar gelir. Mekruh, çirkin bulunan, hoş karşılanmayan fiil, söz ve hâllerdir. Her ne kadar yasaklığı kesin olmasa da mekruhların terk edilmesi de takvadandır.
En son olarak sakınılması gereken şeyler şüphelilerdir. Şüpheli şeyler mekruhlar gibi, haramlara da yakın olabilir. Hakkında kesin hüküm olmayan işlerde, takvaya uygun olan haram olma ihtimalini gözeterek o fiilleri terk etmektir. Daha sonra da mubah ve helal olanlar gelir. Mubah ve helallerden yeteri kadar istifade edip israftan sakınmak da takvadandır.
Şüpheli olan şey, haramın en yakın komşusudur. Şüpheli araziye girenin bir süre sonra haram sahasına düşmesi kuvvetle muhtemeldir. Şüpheliden sakınanlarla haramların arasına âdeta bir tampon bölge girer. Takva sahiplerinin öncüsü olan Allah resulü dua ederken, yüce Allah'tan çeşitli nimetleri talep etmiş, en başta da takvayı istemiştir.
Takva, kazanılan bir haslettir. İnsanların Allah indindeki üstünlüğü sadece takvasıyla değerlendirilecektir. Dolayısıyla hiçbir mevki, makam ya da ırka, kavmiyete veya milliyete mensup olmak doğrudan takvaya ulaştırmaz. Onun için insanlar, Âdem (a.s.) ve Havva (r.a.)'dan gelmeleri bakımından yaratılışta eşittirler. Bu açıdan soy ve sopla övünmek yersizdir. Çünkü gerçek ve yegâne üstünlük takva iledir. Kur'an'da takva üstünlüğü şöyle ifade edilir:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve üstün olanınız, takva bakımından en üstün olanınız (Allah'tan en çok korkanınız)dır. Şüphesiz ki Allah bilendir. Her şeyden haberi olandır." *12
Hz. Peygamber Veda hutbesinde aynı durumu şöyle izah buyurmuştur:
"Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız birdir. Hepiniz Âdemdensiniz ve Âdem de topraktandır. Allah'ın yanında en üstün olanınız takvası en fazla olanınızdır. Araplarla Arap olmayanların birbirine karşı üstünlüğü ancak takva iledir."
Takva aynı zamanda insanı temizler, tezkiye eder ve iyiliğe ulaştırır. Eğer insan yaptıklarına pişman olup, takva üzere bir hayat kurarsa, Allah o insanı takvasında sabit kıldığı gibi daha önceden yaptığı kötü amellerini de temizler.
Ayette şöyle buyurulmaktadır:
لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُواْ إِذَا مَا اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّأَحْسَنُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
"İnanıp iyi işler yapanlara bundan böyle (Allah'a karşı gelmekten) korundukları ve inanıp iyi işler yaptıkları, sonra yasaklardan sakınıp (onların yasaklandığına) inandıkları ve yine korunup iyilik ettikleri takdirde daha önce yediklerinden ötürü bir günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever." *13
Bakara suresinin ilk ayetlerinde takva sahiplerinin sıfatları zikredilirken müminin sahip olması gereken sıfatları kısaca özetlenmiştir. Bu ayetlerde Rabbimiz, takva sahiplerini övmüş ve onların çeşitli vasıflarını belirtmiştir. Buna göre takva sahipleri, hiç tereddüt etmeden hidayet ve kurtuluş yolu olarak Kur'an'ı seçerler. Gaybe inanır, beş vakitlik namazlarını kılar ve helal yoldan elde ettikleri mallarını, helal olan Allah'ın yolunda harcarlar. Bütün mukaddes kitaplara iman eder, özelikle ahiret inancı ve hazırlığı içinde olurlar. Bu şekilde hareket eden takva sahipleri, aynı zamanda Allah tarafından övülmüş ve hak yolda bulunan ve felaha kavuşacak olan insanlar olarak anlatılmışlardır:
"O kitap (Kur'an) onda asla şüphe yoktur. O muttakiler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallar- dan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. Ahiret gününe de kesin inanırlar. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır." *14
Allah'ın Kur'an'da bizlere bildirdiği takva sahiplerinin diğer bazı sıfatları şunlardır:
Muttakîler; "Allah yolunda infak ederler." *15 "Yakın akrabaya, fakirlere, yetimlere, yolda kalmışlara yardım ederler." *16 "Mallarından isteyenlere ve yoksullara verirler." *17 "Allah için mallarıyla ve canlarıyla cihat ederler." *18 "Geceleri az uyuyup, seher vakitlerinde Allah'tan bağışlanma dilerler." *19 "Kötülük yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak tövbe ederler ve günahlarının bağışlanmasını dilerler, kötülükte ısrar etmezler." *20 "Zulme uğradıklarında haddi aşmadan yardımlaşarak haklarını alırlar." *21 vs.
Yukarıda bulunan ve takva sahiplerinin bazı vasıflarını anlatan ayetler incelendiğinde, takvanın İslam'ı bütünüyle yaşamanın bir simgesi ve alameti olduğu görülür. Takvanın bu kadar geniş bir alanı kapsadığı göz önünde bulundurulursa Allah'ın sağlıklı, huzurlu ve güvenli bir İslam toplumunun bekasına yönelik ilahî emirlerinin ve bu alandaki kurallara yönelik ilahi tekliflerinin, takva kavramının zengin ve geniş muhtevası içinde yer aldığı söylenebilir
Tarih: 2016-11-28 17:05:48 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
İnsan Neden Sadece Takvası İle Üstündür! Nedir
Takva, Müslüman'ın en önemli vasfıdır. Allah'tan, O'nun emir ve ilkelerine uymamaktan çekinen kimseler takva ile arınmak durumundadırlar.
Arınmak, Allah'ın Kur'an'da ortaya koyduğu ve resulünün tüm insanlığa tebliğ ettiği ilkeleri yaşama gayretiyle mümkündür. Bir ayette takva insanı koruyan bir elbise olarak tanımlanmıştır.
يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارِي سَوْءَاتِكُمْ وَرِيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوَىَ ذَلِكَ خَيْرٌ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللّهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
"Ey Âdem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi ki işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi)." *2
Pek çok ayette geçen takva ve takva sahipleri ifadesi Allah ve resulünün Müslümanları tanımlarken kullandıkları ifadelerle aynı anlamdadır. İslam âlimleri ve şeriat yolundaki tasavvuf ehli de bu kelimelere, bu manaları vermişlerdir. Son devir âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır, Bakara suresinin başındaki takva sahipleriyle ilgili ayetleri tefsir ederken şunları ifade eder: "Ve inceleme yapıldığında Kur'an'da ittikâ (sakınma) ve takva üç derece üzerine zikrolunmuştur.
Birincisi ebedi azaptan sakınmak için Allah'a şirk koşmaktan kaçınmakla iman "Ve onları takva kelimesine bağladı." *3 gibi.
İkincisi büyük günahları işlemekten ve küçük günahlarda ısrar etmekten sakınmak ile farzları eda etmektir ki, şer'an (İslam'da) bilinen takva budur. "O ülkelerin halkı inanıp Allah'ın azabından korunsalardı." *4 gibi.
Üçüncüsü kalbinin sırrını Allah'tan meşgul edecek her şeyden kaçınmak ve bütün varlığı ile Allah'a yönelmek ve çekilmektir ki bu da "Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır biçimde korkun." *5 emrindeki gerçek takvadır." *6
Şamil, İslam Ansiklopedisi'nde takva maddesi izah edilirken çeşitli tefsirlerdeki yorumlar şöyle özetlenmiştir: "Kur'an'da takva üç mertebede ifade buyurulmuştur: Birincisi ebedi olarak cehennem azabında kalmamak için, iman edip şirkten korunmak. İkincisi büyük günahlardan kaçınmak, küçük günahları tekrar tekrar işlemekten uzak durmak ve farzları eda etmek. Üçüncüsü bütün benliği ile Allah'a dönmek ve insanı Allah'tan alıkoyan her şeyden uzak durmaktır. Takvanın bu üç mertebesi, Kur'an'ın diğer bir yerinde bir arada zikredilmiştir: 'İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) iman ettikleri, sonra da hakkıyla sakınıp (takva ile hareket edip) yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde, (haram kılınmadan önce) taptıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). "Allah iyi ve güzel yapanları sever." *7
Takva sahipleri, Allah'ın resulünü örnek alarak ibadeti ve insanlara hizmeti Hz. Peygamber'in tanımlamalarına göre yapar. Böyle bir gayret içinde olan müminler, nefsini kötü sıfatlardan arındırarak kazandığı ilahî ahlak ile kemale erer ve takva sahibi kul olma mutluluğuna erişirler. Kurtuluşa erenler onlardır. Cennet onlar için hazırlanmıştır. Muttaki, Allah'ın sınırlarını aşmaktan korkan, kimsedir. Dolayısıyla insanlara takvasının gereği olan ahlakla davranır. Ebû Hüreyre (r.a.)'ın naklettiğine göre, Rasûlullah şöyle buyurmuştur:

Bunları da beğenebilirsiniz

Özgür Filistin
SadBinEbiVakkas tarafından
5.9K 1.8K

Aşk-ı Mevlâ #Wattys2016
delimolla tarafından
4.2K 1K

İslam Davetçilerine
KalbiMahzun tarafından
1.6K 397

Şahit ol Aksa'm!
filistinlikiz tarafından
4.7K 637

~ VE MASUMİYET ŞİARIMIZDIR ~
KalbiMahzun tarafından
5.7K 1.3K

"Birbirinize haset etmeyin. Kendiniz almak istemediğiniz hâlde diğerini zarara sokmak için bir malı methedip fiyatını artırma yarışına kalkışmayın. Birbirinize buğzetmeyin. Birbirinize yüz çevirip arka dönmeyin. Sizden bazınız diğer bazınızın alışverişi üzerine alışverişe girişmesin. Ey Allah'ın kulları! Birbirinizle kardeşler olunuz. Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Müslüman Müslüman'a zulmetmez. Yardıma muhtaç olduğu zaman da onu yalnız ve yardımcısız bırakmaz. Onu hor ve hakir görmez. Takva işte budur." Hz. Peygamber, "Takva işte budur" sözünü üç defa tekrarlamış ve her seferinde de eli ile göğsüne işaret etmiştir. *8
"Nerede olursan ol Allah'tan kork. Her kötü davranışın ardından iyi bir amel işle ki o günahı silsin. İnsanlara güzel ahlak ile davran." *9 şeklindeki hadiste de takvanın Allah'tan sakınma, korkma ve onun emirlerine muhalefet etmekten korkma olduğuna vurgu yapılmakta ve insanlara güzel ahlakla davranmak ta takvaya dâhil edilmektedir.
Takvada sakınma, yanlışa ve harama düşme endişesi de bulunmaktadır. Bunun için ilk bakışta kötü olduğu hemen anlaşılmasa da Müslüman'ın kalbi yanlışları hisseder. Bu yanlışları tam olarak tespit edemese de yapacağı işin doğru mu, yanlış mı olduğunda şüpheye kapılırsa o işten uzak kalır. Zira şüpheli şeylerden kaçınmak Hz. Peygamber'in bizlere en önemli emirlerinden birisidir.
"Kul, sakıncalı olan şeylerden kaçınmak için sakıncalı olmayan (şüpheli) şeyleri terk etmedikçe, gerçek takva sahiplerinin derecesine ulaşamaz." *10
Bir başka hadiste de Hz. Peygamber şüpheye düşülme hâlinde o şüpheliden uzaklaşmayı takva sahibi olmakla izah eder.
"Helal bellidir. Haram da bellidir. Fakat bu ikisinin arasında şüpheli şeyler vardır. Bu nedenle şüphelerden korunan, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüphelere düşen, harama da düşer. Nasıl koruluğun kenarında koyun otlatan çobanın koyunlarının her an koruluğa girme ihtimali varsa şüpheli şeylerden korunmayanın harama düş- me ihtimali de öylece vardır. Haberiniz olsun ki, her hükümdarın koruluğu vardır. Allah'ın korusu da haramlardır." *11
Hadiste işaret edilen hakikatlerden biri de takvada ilk akla gelmesi gereken şeyin, haramları terk etmek olduğu hakikatidir. Haramları terk edemeyen kişi, şüpheli şeylerden uzak duramaz. Haramlar Allah'ın çizdiği yasak sınırına giriştir. Sakınma noktasında haramlardan mekruhlar gelir. Mekruh, çirkin bulunan, hoş karşılanmayan fiil, söz ve hâllerdir. Her ne kadar yasaklığı kesin olmasa da mekruhların terk edilmesi de takvadandır.
En son olarak sakınılması gereken şeyler şüphelilerdir. Şüpheli şeyler mekruhlar gibi, haramlara da yakın olabilir. Hakkında kesin hüküm olmayan işlerde, takvaya uygun olan haram olma ihtimalini gözeterek o fiilleri terk etmektir. Daha sonra da mubah ve helal olanlar gelir. Mubah ve helallerden yeteri kadar istifade edip israftan sakınmak da takvadandır.
Şüpheli olan şey, haramın en yakın komşusudur. Şüpheli araziye girenin bir süre sonra haram sahasına düşmesi kuvvetle muhtemeldir. Şüpheliden sakınanlarla haramların arasına âdeta bir tampon bölge girer. Takva sahiplerinin öncüsü olan Allah resulü dua ederken, yüce Allah'tan çeşitli nimetleri talep etmiş, en başta da takvayı istemiştir.
Takva, kazanılan bir haslettir. İnsanların Allah indindeki üstünlüğü sadece takvasıyla değerlendirilecektir. Dolayısıyla hiçbir mevki, makam ya da ırka, kavmiyete veya milliyete mensup olmak doğrudan takvaya ulaştırmaz. Onun için insanlar, Âdem (a.s.) ve Havva (r.a.)'dan gelmeleri bakımından yaratılışta eşittirler. Bu açıdan soy ve sopla övünmek yersizdir. Çünkü gerçek ve yegâne üstünlük takva iledir. Kur'an'da takva üstünlüğü şöyle ifade edilir:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve üstün olanınız, takva bakımından en üstün olanınız (Allah'tan en çok korkanınız)dır. Şüphesiz ki Allah bilendir. Her şeyden haberi olandır." *12
Hz. Peygamber Veda hutbesinde aynı durumu şöyle izah buyurmuştur:
"Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız birdir. Hepiniz Âdemdensiniz ve Âdem de topraktandır. Allah'ın yanında en üstün olanınız takvası en fazla olanınızdır. Araplarla Arap olmayanların birbirine karşı üstünlüğü ancak takva iledir."
Takva aynı zamanda insanı temizler, tezkiye eder ve iyiliğe ulaştırır. Eğer insan yaptıklarına pişman olup, takva üzere bir hayat kurarsa, Allah o insanı takvasında sabit kıldığı gibi daha önceden yaptığı kötü amellerini de temizler.
Ayette şöyle buyurulmaktadır:
لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُواْ إِذَا مَا اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّأَحْسَنُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
"İnanıp iyi işler yapanlara bundan böyle (Allah'a karşı gelmekten) korundukları ve inanıp iyi işler yaptıkları, sonra yasaklardan sakınıp (onların yasaklandığına) inandıkları ve yine korunup iyilik ettikleri takdirde daha önce yediklerinden ötürü bir günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever." *13
Bakara suresinin ilk ayetlerinde takva sahiplerinin sıfatları zikredilirken müminin sahip olması gereken sıfatları kısaca özetlenmiştir. Bu ayetlerde Rabbimiz, takva sahiplerini övmüş ve onların çeşitli vasıflarını belirtmiştir. Buna göre takva sahipleri, hiç tereddüt etmeden hidayet ve kurtuluş yolu olarak Kur'an'ı seçerler. Gaybe inanır, beş vakitlik namazlarını kılar ve helal yoldan elde ettikleri mallarını, helal olan Allah'ın yolunda harcarlar. Bütün mukaddes kitaplara iman eder, özelikle ahiret inancı ve hazırlığı içinde olurlar. Bu şekilde hareket eden takva sahipleri, aynı zamanda Allah tarafından övülmüş ve hak yolda bulunan ve felaha kavuşacak olan insanlar olarak anlatılmışlardır:
"O kitap (Kur'an) onda asla şüphe yoktur. O muttakiler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallar- dan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. Ahiret gününe de kesin inanırlar. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır." *14
Allah'ın Kur'an'da bizlere bildirdiği takva sahiplerinin diğer bazı sıfatları şunlardır:
Muttakîler; "Allah yolunda infak ederler." *15 "Yakın akrabaya, fakirlere, yetimlere, yolda kalmışlara yardım ederler." *16 "Mallarından isteyenlere ve yoksullara verirler." *17 "Allah için mallarıyla ve canlarıyla cihat ederler." *18 "Geceleri az uyuyup, seher vakitlerinde Allah'tan bağışlanma dilerler." *19 "Kötülük yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak tövbe ederler ve günahlarının bağışlanmasını dilerler, kötülükte ısrar etmezler." *20 "Zulme uğradıklarında haddi aşmadan yardımlaşarak haklarını alırlar." *21 vs.
Yukarıda bulunan ve takva sahiplerinin bazı vasıflarını anlatan ayetler incelendiğinde, takvanın İslam'ı bütünüyle yaşamanın bir simgesi ve alameti olduğu görülür. Takvanın bu kadar geniş bir alanı kapsadığı göz önünde bulundurulursa Allah'ın sağlıklı, huzurlu ve güvenli bir İslam toplumunun bekasına yönelik ilahî emirlerinin ve bu alandaki kurallara yönelik ilahi tekliflerinin, takva kavramının zengin ve geniş muhtevası içinde yer aldığı söylenebilir
Tarih: 2016-11-28 17:05:48 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx